Afrika’nın Savunmasında Türkiye
Perşembe, Ekim 27, 2022Türkiye’nin Afrika kıtasındaki varlığının kapsamı giderek genişlemektedir. 2022 yılı başında 35 milyar dolara yaklaşan ikili ticaret hacmi ile Afrika devletlerinin ana ticaret ve yatırım ortakları arasında yer almayı başaran Türkiye, savunma sanayii alanında gerçekleştirdiği atılım neticesinde Afrika devletlerinin güvenlik ortağı olarak da sivrilmeye başladı.
Türkiye’nin Afrika kıtasındaki varlığının kapsamı giderek genişlemektedir. 2022 yılı başında 35 milyar dolara yaklaşan ikili ticaret hacmi ile Afrika devletlerinin ana ticaret ve yatırım ortakları arasında yer almayı başaran Türkiye, savunma sanayii alanında gerçekleştirdiği atılım neticesinde Afrika devletlerinin güvenlik ortağı olarak da sivrilmeye başladı. 2020’de Türkiye’den Afrika’ya yaklaşık 83 milyon dolarlık savunma sanayii ürünü ihraç edilirken bu rakam bir yıl gibi kısa bir süre zarfında 288 milyon doların üzerine çıktı. Afrika devletlerinin neredeyse yarısı Türkiye ile savunma sanayii iş birliği anlaşması imzaladı. En az 14 Afrika devleti (Burkina Faso, Cezayir, Çad, Fas, Gana, Kenya, Mali, Moritanya, Nijer, Nijerya, Senegal, Somali, Ruanda ve Uganda) Türkiye’den muhtelif silah ve askerî araç ithal etti. 2021’de İstanbul’da düzenlenen 15. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na Afrika’dan çok sayıda bakanın iştirak etmesi, Afrika devletlerinin Türk savunma sanayii ürünlerine her geçen gün daha fazla rağbet ettiğini gösteriyor. Anılan fuarda Güney Afrika Cumhuriyeti’nden Africa Defence Group ile Atlantis Group yer alırken, Türk firmaları da Afrika’daki savunma sanayii fuarlarına katılarak kendilerini tanıtma çabalarını sürdürüyorlar.
Türkiye-Afrika savunma ilişkilerindeki canlanma, Afrika devletlerinin egemenliğini ve güvenliğini tehdit eden çatışmaların son 20 yıl zarfında yoğunluk kazanmasıyla bağlantılıdır. Cezayir ile Fas arasında Batı Sahra meselesi üzerinden yürütülen bölgesel jeopolitik rekabet, Etiyopya’da Tigray meselesi nedeniyle yaşanan iç çatışma ve Nil Nehri üzerindeki baraj inşasından ötürü Mısır ile gerilen ilişkiler, Kenya ve Somali’de devam eden El-Şebab tehdidi, başta Mali olmak üzere Sahel bölgesinin genelinde El-Kaide bağlantılı grupların artan saldırıları, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde iç savaşın devam eden etkileri, Kamerun’da şiddetle bastırılmaya çalışılan Ambazonya ayrılıkçılığı, Nijerya’da kanlı eylemlerini sürdüren Boko Haram örgütü, Uganda’da son aylarda yaşanan bombalı saldırılar ve Mozambik’e kadar ulaşan DAEŞ tehdidi, son dönemde Afrika’yı güvenliksizleştiren devlet içi ve devletlerarası çatışmalardan bazılarıdır. Artan çatışma yoğunluğu, hem Sudan, Mali, Gine ve son olarak Burkina Faso’daki darbeler silsilesi ile tescillenen militarizasyon eğilimini beslemekte hem de kıta devletlerinin savunma harcamalarına daha fazla bütçe ayırmalarını beraberinde getirmektedir. Afrika devletlerinin toplam savunma harcamaları 2000 yılında 19 milyar dolar civarında iken 2014’te 45 milyar doların üzerine çıkmıştır. 2014’ten itibaren gözlenen nispi düşüş eğilimi 2018’den sonra yerini tekrar yükseliş eğilimine bıraktı. 2021’de ulaşılan toplam savunma harcaması ise 60 milyar dolar civarındadır. Askerî harcamalardaki artış oranı çatışma bölgelerinde çok daha yüksek seviyelere ulaşmaktadır. Mesela 2016-2020 yılları arasında Burkina Faso’nun silah ithalatında yüzde 83, Mali’ye sevk edilen silah miktarında ise yüzde 669 oranında afaki bir artış kaydedilmiştir. Bu bağlamda Afrika devletlerinin artan savunma gereksinimleri ile Türk savunma sanayii ürünlerine gösterdikleri ilgi arasında bir korelasyon olduğu söylenebilir.
Afrika devletlerinin güvenlik ortaklarını ve silah tedarikçilerini çeşitlendirme yönünde bir irade ortaya koydukları bilinmektedir. Bayraktar TB2 silahlı insansız hava aracı gibi maliyet-etkinlik ve fiyat-performans oranı açısından cazip silahlar üretebilen Türkiye, bu bağlamda Afrika devletleri için alternatif bir tedarikçiye dönüşmektedir. Afrika devletlerinin egemenlik ve toprak bütünlüğü ile ilgili hassasiyetlerini önemseyen Türkiye, kapsamlı askerî eğitim desteği ve yüksek teknoloji savunma sanayii ürünleriyle çatışma sahalarında güç dengesini meşru hükümetler lehine değiştirebilmektedir. En son Libya ve Etiyopya’da tecrübe edilen bu başarı, Afrika devletleri açısından Türkiye ile savunma iş birliğini cazip kılmaktadır. Türkiye-Afrika güvenlik iş birliğinde bir diğer dikkat çekici örnek Somali’dir. Türkiye, iki ülke arasında yapılan askerî anlaşma kapsamında 2017 yılından bu yana Mogadişu’daki TÜRKSOM üssünde ve Türkiye’de Somalili askerlere eğitim veriyor. Eğitilen toplam asker sayısının 15 bin civarında olması hedefleniyor. Bu da Somali ordusunun yaklaşık üçte birine tekabül ediyor. Türkiye’nin ana gayesi, Eş-Şebab ile mücadelede Somali’nin güvenlik altyapısını ve savunmasını güçlendirmektir. Afrika Birliği Somali Misyonu’nun (AMISOM) çekilmesi halinde Türkiye’nin eğittiği birliklerin radikal örgütlere karşı mücadelede sorumluluğu daha da artacaktır.
Türkiye’nin Afrika’daki savunma yatırımlarını güçlendirebilecek bir diğer önemli faktör, askerî kapasite inşasıdır. Bilhassa terörle mücadelede etkili yüksek teknoloji savunma sistemleri üretebilen Türkiye, Afrika devletlerinin savunma kapasitelerini inşa etmeye yönelik adımlar attığı takdirde, her geçen gün daha fazla tercih edilen bir askerî ortak haline gelecektir. 2011’de Güney Afrika’da kurulan ASELSAN South Africa (ASA), bu anlamda önemli bir adımdır. Elektro-optik ve opto-mekanik sistem mühendisliği alanlarında faaliyet yürüten ASA, hem ASELSAN ürünlerinin Güney Afrika ve çevre ülkelerde tanıtımı ve pazarlaması ile ilgilenmekte hem de kendisi gibi savunma sanayii alanında faaliyet gösteren Güney Afrikalı Paramount Advanced Technologies ile iş birliği tesis etmektedir. Bu tür ortaklıkların artırılması, Türkiye’nin Afrika’daki savunma yatırımlarının daha gerçekçi bir temel üzerinde uzun vadeli bir iş birliğine dönüşmesini sağlayacaktır.
Bilhassa terörle mücadelede etkili yüksek teknoloji savunma sistemleri üretebilen Türkiye, Afrika devletlerinin savunma kapasitelerini inşa etmeye yönelik adımlar attığı takdirde, her geçen gün daha fazla tercih edilen bir askerî ortak haline gelecektir.Türkiye-Afrika güvenlik iş birliği, savunma sanayii yatırımları ile sınırlı değildir. Kıtada barış ve güvenliğin tesisine önem atfeden Türkiye, bu hususta uluslararası inisiyatiflere katkıda bulunmaktadır. 1993-1994 yıllarında Somali’de çatışmaların durdurulması ve insani yardım için güvenli ortamın sağlanması amacıyla BM Güvenlik Konseyi kararıyla Birleşik Görev Gücü adı altında icra edilen barışı koruma operasyonuna bir mekanize bölükle katılan Türk Silahlı Kuvvetleri, bir müddet buradaki Barış Gücü’nün komutanlığını üstlenmiştir. İlerleyen yıllarda Türkiye, diğer Afrika ülkelerindeki BM misyonlarına da yüzlerce polis, askerî personel, uzman ve karargâh subayı ile katılmıştır. Hâlihazırda Güney Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Mali ve Sudan’da görev yapan BM barış misyonlarında Türkiye’den yaklaşık 40 polis ve uzman yer alıyor. Barış misyonlarının bütçelerine ve yeniden imar faaliyetlerine maddi katkı sağlamayı ihmal etmeyen Türkiye, çatışmaların sona erdiği ülkelerde sivil kapasitenin güçlendirilmesini destekleyen BM Barışı İnşa Komisyonu’nun çalışmalarına da katılmaktadır. Son tahlilde Türkiye’nin gerek bölgesel gerekse uluslararası inisiyatifler bağlamında Afrika devletlerinin barış ve güvenliğine aktif biçimde katkıda bulunan istikrarlaştırıcı bir güç olduğu söylenebilir.