Bosna’nın Gizli Mücevheri: Travnik

Perşembe, Şubat 8, 2024

Buradaki insanlar gururlu insanlardır. Sanırım bu gururu Osmanlı döneminden miras aldılar. Malum, Travnik Osmanlı Devleti’ne yetmiş yedi vezir kazandırmış bir şehirdi. O yıllarda vezirlerin makamlarında gururla durdukları gibi tüm Travnik de bugün öyle gururla duruyor.

Laşva Nehri vadisinde Vlaşiç ile Vilenica adlı iki dağla sarılmış, kabukta gizlenmiş bir mücevher gibi Travnik şehri duruyor. Tarihî, kültürel mirası, güzel yemekleri ve en önemlisi sıcakkanlı insanları bu mücevherin parlaklığını artıran şeylerden bazılarıdır. Bu mücevherin güzelliğini herkes göremez. Ben de göremedim. Yıllardır bu şehrin güzelliğine karşı bakar kördüm. Gözlerimi açmak için bu alıştığım güzellikten uzak kalmam ve kendisine uzaktan bakmam şarttı. Öyle de oldu. Hayatımın akışı beni oradan uzaklaştırdığı anda gözlerimi açıp korunmasız bir çocuk gibi tek başıma kaldığımı, Vlaşiç ile Vilenica Dağlarının kucaklamasını, çocuklarına hiç bir zaman zarar vermeyen Laşva seslerini, Travnik’in içime huzur sığdıran sakinliğini özlediğimi anladım. Travnik bambaşkaymış anladım.

Lutvina Kahva’da oturup yudum yudum içtiği kahvenin yanında gelen sigarayı yaktı. Mavi su, beyaz güvercinler, hafif esintiyle dans eden yeşil ağaçlar ona o kadar dinlendirici geldi ki, sigara içmeyi unuttu bile. Saçına ak düşmüş bir adamdı. Ne geçmişte kalan ne de geleceğe kapılan bir insan değildi. Şimdiki anın tadını çıkarıyordu resmen. Tam bir Travnik adamı. Burada büyüdüğü o kadar belliydi ki...

Travnik’in çocuklarını tanımayan bunu anlamayabilir, ama tanırsanız eğer, o zaman anlarsınız. Buradaki insanlar bu dünyaya pek bağlı değil. Hayatı o kadar ciddiye almıyorlar. “Bahtımıza ne çıkarsa” sözünü kulaklarına küpe etmişler. Gelecekleri için emek vermediklerini asla söylemiyorum, yanlış anlamayın, sadece ellerinde ne geçmişin ne de geleceğin olmadığının farkındalar. Ellerimizde yalnız bu an var, diye öğrenmişler. Bu anda elimden geleni yaparım, sonrası zaten benim elimde değil, diye inanıyorlar. Güzel bir şey bu, stres yapmaktansa hayatın tadını çıkarmak daha sağlıklı. Mesela güzel Travnik Kalesi, turistik bir cazibe merkezidir ama orada en çok Travniklilere rastlarsınız. Sadece kendi şehirlerinde değil, kendilerini dünyanın her köşesinde turist gibi hissediyorlar. Travniklilere sorsanız size bunun dünyanın ne güzel hissi olduğunu söylerler.

Buradaki insanlar gururlu insanlardır. Sanırım bu gururu Osmanlı döneminden miras aldılar. Malum, Travnik Osmanlı Devleti’ne yetmiş yedi vezir kazandırmış bir şehirdi. Az değil sonuçta. O yıllarda vezirlerin makamlarında gururla durdukları gibi tüm Travnik de bugün öyle gururla duruyor. İki saat kulesi, camileri, türbeleri, kalesi, ağaçları, dağları, insanları, Travnik’in her şeyi dimdik duruyor. Bu, yan masada rahat rahat oturan adam bile bir gurur simgesi olabilir. Bacağına yapışan tornjak yavrusu henüz küçük olduğu için pek gururlu gözükmüyor, ama uzun bir hayat önünde, öğrenecek. İyi bir hocası var.

“N’oldu, sıkıldın mı?” Başını okşayarak köpeğine seslendi. Köpek ona boş boş bakıyordu. “Tamam içtim zaten, gidelim.” Masadan kalktı, Travnik’te başka bir yerin havasını solumaya çıkarken bıyıkların arasından görünen bir tebessümle “Ailene selam söyle.” dedi bana. “Söylerim Arif amca.” dedim ve gülümsedim. Mavi su, beyaz güvercinler, hafif esintiyle dans eden yeşil ağaçlar, o kadar dinlendirici geldi ki ben de kahve içmeyi unuttum bile.


Bağlar'ın son sayısını okumak için tıklayın
Bağlar'ın tüm sayılarını okumak için tıklayın.


İlgili Haberler

kardes-topluluklar
Kardeş Topluluklar

YTB Başkanı Abdullah Eren Irak’ta gerçekleştirilen nüfus sayımına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Eren, Kerkük’ün demog

Cuma, 22 Kasım 2024

her-boydan
Her Boydan

Nijeryalı uluslararası öğrencimiz Ali Fahd'dan bir şiir: "Çayın Özü"

Cuma, 22 Kasım 2024

telve
Telve

Dilara Gündüz’ün “Avusturya Göçü’nün 60. Yılı” sergisi, sadece fotoğraflarla değil, aynı zamanda derin insan hikâyeleriyle de

Perşembe, 21 Kasım 2024