“Ben, Avusturya’da Rendelenen Kabuğu Türkiye’de Tazelenen Bir Limonum”
Perşembe, Kasım 21, 2024Dilara Gündüz’ün “Avusturya Göçü’nün 60. Yılı” sergisi, sadece fotoğraflarla değil, aynı zamanda derin insan hikâyeleriyle de dolu bir yolculuğu gözler önüne seriyor. Kişisel bir geçmişten yola çıkarak, kolektif bir hafızanın izlerini sürmeyi başaran bu sergi, göçmenlerin yaşadıkları zorlukları, fedakârlıkları ve Avusturya toplumuna kattıkları değeri vurguluyor. Söyleşi de serginin yaratım sürecini, fotoğrafların ardındaki hikâyeleri ve göçmenlerin toplumsal etkilerini ele alıyor.
Avusturya Göçü’nün 60. yılı, sadece tarihsel bir dönüm noktası değil, aynı zamanda göçmenlerin hikâyeleriyle dolu derin bir insanlık tecrübesidir. Dilara Gündüz’ün 60. yıl özel sergisi , dedesi Ramazan Gündüz’ün 1971’de Avusturya’ya göç etmesiyle başlayan ve nesiller boyu süregelen bir öykünün izlerini sürüyor. Kişisel bir hikâyeden ilham alınarak hazırlanan bu sergi, misafir işçilerin ve onların ailelerinin Avusturya’da yaşadıkları zorlukları ve başarılarını anlatmayı hedefliyor.Dilara Gündüz, bu sergiyle yalnızca geçmişi fotoğraflamıyor, aynı zamanda gelecek nesillerin de bu hikâyeleri bilmesini ve anlamasını sağlamak istiyor. Bu sergi, göç olgusuna farklı bir perspektiften bakmak isteyenler için güçlü bir farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Gündüz, bu çalışmasıyla göçmen hikâyelerinin unutulmamasını sağlarken, ziyaretçilerini de bu önemli tarihe ve deneyimlere tanıklık etmeye davet ediyor. Sergi, sadece geçmişe değil, gelecek nesillere de bir köprü olma niteliği taşıyor ve göçün toplumsal bellekteki yerini güçlendiriyor.
SÖYLEŞİ: ZÜMRA UFUK
Sergiye ne ilham verdi ve nasıl bir konseptle başladınız?
Projeye başlama motivasyonum kendi biyografim oldu. Dedem Ramazan Gündüz, 1971 yılında Ankara’dan Avusturya’ya misafir işçi olarak göç etmiş. Yani ben Avusturya’daki üçüncü kuşağım. Dedem ben on yedi yaşındayken vefat etti. O zamana kadar sık sık yaşadıklarını anlatırdı ama ben pek dinlemezdim. Çünkü bu hikâyelerin sadece onun geçmişinin bir parçası olduğunu düşünürdüm. O öldükten sonra bu hikâyelerin benim için ne kadar önemli olduğunu fark ettim ancak hikâyelerini artık dinleyemezdim. Bu yüzden başkalarının hikâyelerini de kaydetmek istedim ki kaybolmasınlar ve sonsuza kadar saklanabilsinler.
Avusturya Göçü’nün 60. yılını neden önemli buluyorsunuz?
Göçün etkileri hakkında serginizde hangi mesajları iletmeyi amaçlıyorsunuz? Birinci neslin son 60 yılda ihmal edildiğini ve yeterince takdir görmediğini hissediyorum ve geç de olsa bunu telafi etmek istiyorum. Her şeyden önce, bu hikâyelerle daha fazla insana ulaşmak istedim özellikle de göç hikâyelerini bilmeyen insanlara. Ama aynı zamanda üçüncü kuşaktan gençlere de ulaşarak birinci neslin bizim için neler başardığı konusunda farkındalık yaratmak istedim. Ve tabii ki misafir işçilere de çok önemli oldukları hissettirmek istedim.
Sergide hangi tür fotoğraflara odaklandınız?
Serginin bir parçası olarak, misafir işçilerin ve onların şimdiki gerçeklik portrelerini analog bir fotoğraf makinesi ile çektim daha sonra ise düzenlemesi yapıldı.
Serginin hazırlık süreci nasıl ilerledi ve ne tür zorluklarla karşılaştınız?
Sergiye hazırlanmak yaklaşık altı ay sürdü. En yorucu kısmı ilk sergim olmasıydı ve bu süreçte çok şey öğrendim. Ayrıca sergiden üç hafta öncesine kadar tek başımaydım çünkü projenin bu kısımları benim işimdi ve yardım isteyemezdim. Ama bu deneyimden çok şey öğrendim.
Sergide yer alan fotoğrafları seçerken nelere dikkat ettiniz?
Fotoğrafları bu proje için çektiğim için karar vermek zor olmadı. Sadece fotoğrafları renkli mi yoksa siyah beyaz olarak mı düzenleyeceğime karar vermem gerekiyordu.
Serginin teması hakkında bize daha fazla bilgi verebilir misiniz? Serginin ziyaretçilere nasıl bir etki bırakmasını umuyorsunuz?
Sergi ile misafir işçilerin yaşamları ve deneyimleri hakkında bir fikir vermek istedim. Ayrıca genç nesillere verdikleri tavsiyeleri de not ettim. Ziyaretçileri düşünmeye, göçmenlerin zorlu geçen 60 yılını hatırlamaya ve tanımaya teşvik etmek istiyorum.
Sergiye katılan insanlarla nasıl iletişim kurdunuz / hikâyelerini dinlediniz?
İnsanları genellikle tanıdıklar aracılığıyla buldum ve kartopu yöntemiyle devam ettim. Misafir işçilerle ya evlerinde ya da bir kafede buluşup röportaj yaptım.
Serginin planı ve etkinlikleri hakkında bize bilgi verir misiniz?
Üç günlük bir sergi planladık. Cumartesi ve pazar günleri misafir işçilerin sahada olacağı; deneyimleri ve hikâyeleri hakkında sorulara yanıt verebilecekleri zaman dilimleri organize edildi.
Serginin hazırlık sürecinde sizi en çok etkileyen hikâye veya fotoğraf hangisiydi?
İlhan Amca yaşadıklarına binaen kendini Türkiye’den “gönderilen”, Avusturya tarafından suyu sıkılan ve kullanılamaz hâle gelen, eski kabuğu Türkiye’ye geri gönderilen taze bir limona benzetti. Bu benzetme benim için çok duygusal ve unutulmazdı.
Bu sergiyi hazırlarken kişisel olarak en büyük öğrenme deneyiminiz ne oldu?
Bir projenin ve serginin başından sonuna kadar nasıl yürütüldüğünü ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini öğrendim. Ayrıca gerektiğinde yardım istemenin ne kadar önemli olduğunu da öğrendim.
Avusturya Göçü’nün 60. yılını anmak neden önemlidir? Sizce bu göçün toplumsal ve kültürel etkileri nelerdir?
Bence 60 yılda çok şey kaçırıldı. Yaşanmışlıkların kaybolmaması ve unutulmaması için göçmenlerin hikâyelerinin kaydedilmesi gelecek nesiller için çok önemlidir. Ben de projemle bunu değiştirmek, buna küçük bir katkıda bulunmak istiyorum. Göçün Avrupa’daki toplumlar üzerinde muazzam bir etkisi oldu. Ve bu nedenle daha yakından incelenmeyi hak ediyor.
Sergi, Avusturya toplumunda göçmenlerin yaşadığı deneyimler hakkında nasıl bir farkındalık yaratacak?
Sergiye gelen ziyaretçilere, göçmen işçilerin yaşamları, deneyimleri ve sorunları hakkında daha iyi bir fikir edinebilecekleri kişisel bir alan yaratmak istiyorum.
Telve'nin 13. sayısını okumak için tıklayınız.
Telve'nin tüm sayılarını okumak için tıklayınız.