Bir Kavram: İstimâlet
Pazartesi, Eylül 2, 2024İstimâlet en dar anlamıyla Osmanlıların temas ettikleri yerel gayrimüslim halka nezaket ve hoşgörü ile muamele etmek suretiyle onların gönlünü (sadakatini) kazanmak ve bunun sonucunda devletin doğrudan kontrol altında tuttuğu toprakların genişlemesini, iktidarının güçlenip, istikrar kazanmasını sağlamak manasına gelir.
İstimâlet teriminin etimolojisi istimâletun terimi (Ar. meylettirme) “eğilmek, meyilli olmak”, “eğilimi olmak”, “bir tarafa geçmek” gibi anlamları olan mâle (ميل – مييل – مال )fiilinden gelir. Bu fiil, onuncu genişletilmiş tip fiil olarak istemâle (استاملة – يستميل – استامل ) diye okunur ve “eğilmek”, “meylettirmek”, “sempati toplamak”, “kendi tarafına çekmek” gibi anlamları olabilir.
Osmanlı Türkçesinde istimâlet (استاملت ) kelimesinin kökeni “eğilim”, “sempati duymak”, “birine ısınmak”, “neşelenmek”, “sevindirmek”, “memnun etmek”, “birinin kalbini kazanmak”, “birine moral vermek”, “birini avutmak” ve benzeri anlamlara gelen meyl (ميل), müyûl (ميول), meyili (مييل) kelimelerine bağlanır.
Tarihî Anlamı
Tarih yazıcılığı bağlamında söz konusu terim, Devlet-i Âliyye-i Osmâniyye’nin son günlerine kadar Osmanlı idaresine ait resmî belgelerde geçmektedir. Diğer taraftan, istimâlet, tarihî anlatı niteliğindeki kaynaklarda da yer almaktadır. Osmanlı Devleti’nin klasik dönemine ait kronikler bunu kanıtlar niteliktedir.
Ayrıca bu terim bazı tarih konulu edebiyat eserlerinde de kullanılmıştır. Elde bulunan kaynaklar ve literatür incelendiğinde istimâlet kavramının tarihsel olarak çok anlamlı ve çok katmanlı olduğu görülebilir, bu nedenle etraflıca açıklamak gerekir. Osmanlı kaynaklarında istimâlet diğer bazı kavramlarla birlikte de anılır: adâlet, müdârâ (rol yapmak, zahiren dost gibi görünmek) iskân (yerleştirme, yurtlandırma), tergīb (bir kimseyi bir işi yapmaya özendirmek, teşvik etmek) i afv-merhâmet (merhamet, nezaket).
İstimâlet en dar anlamıyla Osmanlıların temas ettikleri yerel gayrimüslim halka nezaket ve hoşgörü ile muamele etmek suretiyle onların gönlünü (sadakatini) kazanmak ve bunun sonucunda devletin doğrudan kontrol altında tuttuğu toprakların genişlemesini, iktidarının güçlenip, istikrar kazanmasını sağlamak manasına gelir.
En geniş anlamıyla istimâlet, Osmanlı’nın resmi olarak temas ettiği ya da doğrudan hükmü altında bulunan neredeyse bütün yerler ve halklar için uyguladığı davranışlar bütününü kapsayan Osmanlı Devleti’nin başlıca politikası (fakat tek politika değil!) olarak ifade edilebilir. Osmanlıların belli bir bölgeyi fethetme ve iktidarlarını kurma, güçlendirme ve sağlamlaştırma amacı güden en fazla sayıdaki tedbir ve yöntemlere istimâlet politikası denir. Bu yöntemler, Osmanlı iktidar hiyerarşisinin belli başlı bir etki yarattığı toplumun bütün katmanlarını kapsar. Burada söz konusu olan, etkili bir devlet politikasının strateji ve doktrinler bütünüdür. Elbette bu bağlamda etkinliğin bazı zamansal kısıtlamaları mevcuttur.
Osmanlı İdaresinde İstimâlet
Osmanlı politikasının idari olarak resmîleşme işlemi, kimi zaman istimâlet hükmü, istimâlet-name ve istimâlet kâğıdı olarak bilinen belge suretinde yapılırdı. Bu belgeler, farklı karakter ve muhtevadaydı. Bu tür belgeler kimi zaman Osmanlı bakış açısından, ilgili tebaanın daha önceki suçlarının affı hükmündeydi. Devlet ile tebaa arasında, gayrimüslim tebaanın düşman saldırılarına ve dinî ya da başka farklılıklardan doğabilecek baskılara karşı korunması hükmünü ihtiva eden resmî bir anlaşma yapılırdı.
Bunun yanında, bazı istimâlet-namelerin içeriği kapsamında istimâlet politikasının mevcudiyetini şu yöntemlerde tespit etmek mümkündür: sadakat ve bağlılık ile ilgili devlet memurlarına verilen tavsiyeler, tavsiyelere uyulduğu takdirde kendilerine yapılacak ihsanlarla ilgili vaatler, pişman olan kimselerin affedilmesi, tebaanın hayati ihtiyaçlarını gözetmeleri için devlet memurlarına verilen tavsiyeler, Osmanlı Devleti’nin reayasını himaye etmek, reayanın Allah’ın emaneti olduğu anlayışı, reayanın korkutulmaktan korunması, mazlumun duasından korunmak.
Bunun yanında, devlete hizmet edenlere koruma sağlamak, yöneticilere adil bir şekilde hükmetmeleri için çağrıda bulunmak, toplum güvenliğinin sağlanması için ayrıntılı talimatlar, saygın yerel şahsiyetlerin (yerel halkın talebi üzerine) devlet memuriyetlerine atanması gibi yöntemle de vardır. Ayrıca, reayanın farklı kesimlerine eşit muamele, herhangi birini Osmanlı idaresi altına almak konusunda açık olmak, bayram ve özel günler yoluyla kitlelerin gönlünü kazanmak, yoksulları korumak ve yardım etmek, Müslümanları cihat yolunda desteklemek, birlik olma ve reayaya şiddet uygulamama çağrısı yapmak gibi yöntemlere rastlanmaktadır.
Söz konusu politikanın uygulandığı ve Osmanlı kaynaklarında somut örnekleri görülen yöntemler arasında şunları da saymak gerekir: reâyâperverlik, din özgürlüğü, güzel söz (uzûbet-i lisân), nezaket, saygı, maddi destek (bezl-imal), ikramda bulunmak ve İslam’ın kaynaklarından (Kur’an ve hadis) bazı cümlelere vurgu yapmak. İstimâlet politikasının üç toplumsal sınıfa yönelik olduğunu söylemek mümkündür: devlet memurlarına istimâlet-name ile birlikte işlemeli kılıç, hançer ya da kumaş veya kürk kaftan (hil’at) gibi sembolik hediyeler gönderilirdi. Diğer taraftan, askerî idareye övgü dolu sözler iletilir ve para ya da arazi vermek suretiyle maddi destek yapılır, reayaya adil muamele edilmeye çalışılır, yaşam ve inanç hakları korunur, geçimlerini sağlamaları ve Osmanlı devlet otoritesine bağlı kalmaları için uygun koşullar sağlanırdı.
Vurgulamak gerekir ki, Osmanlı istimâlet politikası yukarıda bahsi geçen idari belgelerden, daha doğrusu, onların muhtevasından ibaret değildir. Herhangi bir devlet dairesinden çıkmış olan neredeyse bütün resmî Osmanlı belgelerinde bu politikanın izlerini sürmek mümkündür. Temel sorun, bu belgelerden bazılarında sonuca varmak için yeterli bilgi çıkarmak mümkünken, bazılarında bunun mümkün olmamasıdır. Politik bağlam, askerî sistem, ekonomik koşullar, kültürel kazanımlar ve dinî ilişkiler gibi araştırmanın esas aldığı toplumsal katmanlar çerçevesinde istimâlet ya da istimâlet politikasının Osmanlıların yeni bölgelerle ilk temasları ya da fetihler sırasında kullanıldığı gibi, yeni fethedilmiş olan bölgede Osmanlı idaresi kurulduktan sonra da kullanıldığına dikkat çekmek gerekir.